Haberler

12/07/2012

GASTRONOMİ YOLU HABER TÜRK GAZAETESİNDE

Bedri Rahmi’nin resimlerine nakşettiği diyarda; Çorum’dayım! Çorum Valiliği’nin düzenlediği Gastronomi ve Yürüyüş Yolu Projesi’nden, işte bana kalıp da yazıya dökülenler…

memisbetul@gmail.com

“Dün sana Çorum’dan bir kart atmıştım. Bugün İskilip’teyiz. Burası çok ilginç bir yer! İnsanı büyüleyen, hoşuna giden ve korkutan bir doğa. Dağlar, her yanımızda dağlar. Dün karanlık bastırmıştı. Çevremizi pek göremeden geldik. Bu sabah da, az biraz da yağmur yağdı. Çorum’da bir aydan fazla kaldığıma, bilsen ne kadar pişman oldum. Doğrudan doğruya İskilip’e gelmek varmış. Burası, ressamlar için yaratılmış bir ülke. Daha doğrusu, sadece ressamlar için, bir köşeye saklanmış bir çevre! Eğer, Çorum’da birkaç gün daha kalsaydım, dışarıda çalışma arzumu tamamen kaybedecektim! Atölye çalışmalarım, benim bütün gündüz ve gecelerime el koymaya başlayacaklardı. Neyse. Ama benim kıymetli eşim... Sen benim yanımda olmayınca, güzel konularla karşılaşmamın ne yararı olabilirdi? Dün, seni buralara günün birinde mutlaka getirmeye, yemin ettim... Kendi başına akça pakça bir köyün tam ortasında duran bir dağ silsilesini gözünün önüne getirmeye çalış… Bizim çok dolaşıp çok yer görmemiz gerek Canuş... Bu yörelerden birisini seçip orada kalmamız, Cezanne’ın yaptığı gibi oradan bir ‘aix’ çıkartmamız gerek. Veyahut da Van Gogh’un yaptığı gibi tutup İskilip’i bir ressamlar beldesi haline getirmemiz gerek! Seni mutlaka buralara getireceğim. Bundan hiç şüphen olmasın!”

Bu satırlar, şair, ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Canuş’um diye seslendiği sevgilisi-karısı Eren Eyüboğlu’na yazdığı mektuptan... Bedri Rahmi, yurt gezileri kapsamında gelmiş Çorum'a. 28 Eylül 1942 tarihli mektubunda, karısına yazdığı bu satırlardaki Çorum ise, bugün hâlâ aynı güzellikte... İskilipliler, 1942’de abisine yazdığı mektubunda; Ağabey, dün İskilip’ten kaçtım ama nasıl, çok sevdiğim bir kadından kaçar gibi…” diyen Bedri Rahmi’nin anısına 2009 yılında, Türkiye’nin ilk Bedri Rahmi Eyüboğlu Müzesi’ni açmışlar. Yolunuz Çorum’a düşer de İskilip’e giderseniz, bu müzeyi de ziyaretinize eklersiniz niyetine!


ÇORUM YOLLARINDA…

Neden mi kelamımı, usta Bedri Rahmi ve Çorum ile açıyorum; zira şimdi tam da Bedri Rahmi’nin ayaklarını sürdüğü topraklarda, Çorum’dayım…

Çorum Valiliği’nce, Çorum ilinin güney kesimindeki Boğazkale Milli Parkı çevresinde hayata geçirilen ve Unesco logosu taşımaya hak kazanan Hitit Yolu çalışmasının ardından, il sınırları içerisindeki Kızılırmak havzası boyunca uzanan, özgün yemek kültürünü ve doğal güzellikleri yansıtmayı hedefleyen ‘Gastronomi ve Yürüyüş Yolu’ projesinin tanığı olduğum bu gezide, tüm bu şahanelikleri ortaya çıkaran Çorum Valisi Nurullah Çakır ve ekibine buradan mütemadiyen saygılar, selamlar…

(Es notu: Kültür ve sanata bu denli emek harcayan Çorum Valisi kimdir diyenlere: 2005 - 2007 tarihleri arasında, Topkapı Sarayı Müze Müdürlüğü görevinde bulunan, Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu ve Çekül Akademisi Danışma Kurulu üyesi olan, alanında ilk kez organize edilen ‘Güneşin Doğduğu Yer: Doğubeyazıt’ (2004), ‘Kastamonu Ahşap Heykel Sempozyumu’ (2007), ‘Karabük Metal Heykel Sempozyumu’ (2009) ile ‘Safranbolu Saat Kulesi ve Zaman Ölçerler Sempozyumu’ (2010) gibi akademik organizasyonlara öncülük etmiş, bugüne kadar tanıdığım valiler arasında, muhabbeti en kıvamında.)


METROPOLÜN KARMAŞASINA ALIŞKIN KAFA

Saklı kalmış tarihi güzellikleri ortaya çıkaran, unutulmaya yüz tutmuş yemekleri yaşatmayı hedefleyen ve Çorum’un aslında bir lezzet durağı olduğu iddiasını ortaya koyan Kızılırmak Havzası Çorum Gastronomi ve Yürüyüş Yolu Projesi, Kızılırmak Nehri’nin kılavuzluğunda trekking, bisiklet, kültür, tarih, manzaralı araç yolu ve safari gibi farklı konseptteki rotalarıyla, aktiviteye olduğu kadar damak tadına da önem veren doğaseverlerin hizmetine sunuluyor.

Binlerce yıllık serüveninde, nice insanın kıyısında azıklarını yediği, nice kervanın sularını içtiği Kızılırmak nehrinin kültürel hafızasını günümüze taşıyan, bu aylar boyunca titizlikle hazırlanmış, bir ekip çalışması sonucu ortaya çıkan Gastronomi ve Yürüyüş Yolu ekoturizm rotasının keşifçilerinden biri olarak, ilk başta söyleyebileceğim; Çorum’da zaman donmuş gibi lezzetlerse parmak yedirten türden… Kızılırmak Nehri yamacında, cennetin de böylesine berrak olması gerektiğini düşünürken, Bedri Rahmi’nin buraları, bu denli resimlerine nakşetme sevdasını görebiliyorum, hem de metropolün karmaşasına alışkın kafamla... Yolunuz buralara düşer niyetiyle; benzersiz anıtsal eserlerin yanı sıra geleneklerin ışığında geçmişi ve bugünü yaşayan Çorum’un farklı bir yüzüyle karşılaşacaksınız, benden söylemesi!


OKSİJEN ÇARPMASI…

Güneyde Çankırı, kuzeyde ise Sinop il sınırları arasında uzanan Çorum Kızılırmak havzasını bir baştan bir başa kat ederek, saklı kalmış doğal güzelliklere, ışıltılı tarihi mekanlara, unutulmaya yüz tutmuş kültürel değerlere, hayranlık uyandıracak el sanatlarına, otantik öğelere tanık olacak ve Hititler’den günümüze Çorum mutfağının değişik lezzetlerini deneme fırsatı bulacaksınız. Özellikle bir dönem Paplagonia (Paflagonya) olarak anılan coğrafi bölgedeki antik yerleşimler ve kaya mezarları, şelaleler, göller, Anadolu’da artık ustası kalmayan ve hiç çivi kullanılmadan inşa edilen ‘çatkılar’ (ahşap yayla evleri), Bayat ilçesi Eskialibey beldesi ve Yumaklı Köyü’ndeki halı, yolluk, çanta ve kilim dokuma tezgahları, kültürel birikimin devamı niteliğinde, yüze yakın lezzet türü de ilginizi çekecek ve merakınızı cezbedecek detaylardan sadece bazıları.

Kızılırmak Havzası Çorum Gastronomi ve Yürüyüş Yolu ekoturizm çalışması sonucunda; 190 kilometre boyunca işaretlenen trekking rotaları üzerindeki 25 güzergah, alternatif parkurlarla birlikte toplam 305 kilometreye ulaşmış. Özellikle İskilip ilçesi Yalakkaya-Akpınar, Kargı ilçesi Tepeli-Hacıveli ve Osmancık ilçelerine yayılan ve herkesin rahatlıkla katılabileceği yürüyüş etkinlikleri, yön tabelaları, GPS koordinatları ve elinizde bulunan rehber kitapla desteklenmiş durumda. Trekking boyunca en hissiyatlısından ve en temizinden bolca oksijen çarpması yaşayacaksınız ama bu durum hiç de canınızı sıkmayacak, zira arada bir beyin loblarına böylesine atarlar vermek iyidir… (Tecrübeyle sabittir.)


YAPMADAN DÖNME!

Osmancık-Kızılırmak kenarında yöresel kahvaltının tadına bakmadan, Osmancık Koyunbaba Köprüsü’nün üzerine iç hesaplaşmalara takılmadan, Kandiber Kalesi’ni, Ahlatçık Köyü’nü, Alacahöyük ve Boğazköy’ü görmeden, Kargı yaylalarında ve Yalakkaya-Akpınar’ın yollarında yürümeden, Kargı Tatil Köyü’nde demli bir çay içmeden, (kentte düğünlerde hazırlanan standart mönü) Çorum Beşlisi’nden, İskilip Dolması’ndan, (dünyadaki ismiyle meşhur morchella) Döbelek Dolması’ndan ve Kargı sırık kebabından yemeden, dört tarafı dağlarla çevrili Hacıhamza Beldesi’ni gezmeden, şelalenin yamacında, anılara eklenir niyetiyle fotoğraf çektirmeden dönmeyin! Bir de tabii o meşhur, rengarenk Çorum leblebilerinden almadan dönmeyin!

Es notu: Çorum Valiliği, bu çalışmasını çok ciddiye almış. Misafirlerini en iyi şekilde ağırlamanın yanında, bastırdıkları broşürler ve haritalarla desteklenen bilgiler-detaylar, keşif meraklılarını fazlasıyla ihya edecek türden. Lezzetseverler içinse, “Çorum Mutfağına Güzelleme” adında, kalın bir yemek kitabı hazırlatılmış. Kitapta ilginç bilgiler mevcut. Kısaca, tatil rotanıza sadece sahil yollarını eklemeyin, İç Anadolu’nun tadında güzergahları siz keşifçileri bekliyor, yeter ki muhabbeti insandan yana ekleyin… Hamdık, piştik, olduk, dibimiz tutmasın mahlasında, şimdilik bana eyvallah!

Resim Galeri